Ofiste son bir iki saat ve sosyal medya


Bugün az iş çok laf var ofiste.. İşler yolunda gidince sanki iş yokmuş gibi oluyor... PS oynayanlar, kitap okuyanlar hatta osuranlar... Kimisi de şu sosyal medyayı anlamaya çalışıyor...

Öyle bir devirdeyiz ki, eline fotoğraf makinesi alan "fotoğrafçı", Friendfeed ve Twitter'da hesap açan Sosyal Medya Uzmanı, bir iki markaya Facebook açan kırma ajanslar ise "Sosyal Medya Ajansı" oluyor...

Peki aslında sosyal medyada ne oluyor ?

Sosyal medya için özgürlükler ülkesi diyebiliriz (Türkiye için diyebilirdik daha uygun) aslında... Düdüğü alan eline vuvuzela misali öttürüyor... Ama herkesin atladığı bir nokta var... Düdüğü öttürmek önemli değil, dinlettirmek önemli...

Şimdi çoğu kişi markaların sosyal medyada olması gerektiğini söylüyor... Peki böyle özgür bir dünyada markalara niye ihtiyaç var ? Ya da markaları kim takar si..... Kimsenin taktığı yok..

Sosyal medyada genelde markalar, kullanıcılar tarafından belli başlı sebeplerden takip ediliyor ya da konu oluyor...

1-) Sosyal statü... Ör: Hiç Guess marka jean giymemiş bile olsa onun bir parçası olmak birey için önemli. Cebinde alacak parası olmasa bile... Çünkü özgürlük dünyası.. Burada para geçmez...

2-) Konvansiyonel medyadaki iletişim çalışmaları... İnternet sağlam ve hızlı adımlarla ilerledikçe, TV, radyo, gazete v.b mecraları şimdiden sallamaya başladı. Ancak büyük bir hata da yaptı... Konvansiyonel medyayı aşağılamaya başladı... Halbuki sosyal medyanın tüm içeriği halen konvansiyonel medyanın ürettiklerinden beslenmektedir.. Nadiren de olsa karşı beslenmelerde olmaktadır...

3-) Sosyal medyaya giren her yeni markanın, başbakanın seçimlerde kömür dağıtması misali, ilk kampanyasında ödüller dağıtması... Ödül dağıtımı bitince ne oluyor peki ? Markanın 2 en fazla 3 mesajından sonra özgürlük yine ağır basıyor... Unfollow you babe ? See you soon ?

4-) Bir de irrasyonel kullanıcılar var... Serseri mayın gibi ordan oraya giderler... Bugün seni yarın bir diğerini severler... Ama zamanla sıkılıp deaktif olurlar...

Anlaşıldığı üzere sosyal medyanın bir gücü var. Ama bu güç yönlendirici değil.. Belki olabilir ama bana sorarsanız ben önümüzdeki yüzyıl içerisinde de konvansiyonel medyanın etkisinin daha büyük olacağı inancındayım... Sebebi çok basit aslında... İnternet ve sosyal medyayı mecra olarak görmeyenlerdenim... Alternatif bir mecra ya da tamamlayıcı mecra diyebiliriz... Ama asla ana mecra olmayacak...

Bir de son olarak orada burada sosyal medya uzmanı olanlar, kendini sosyal medya ajansı olarak adlandıranlar... Büyük yanılgıların içerisine girmektesiniz... Markanın karakteri vardır... O karakteri blog yazarlarının karakteriyle örtüştürüyorsunuz... Bir iletişim kampanyasında çok seslilik kadar itici bir şey olamaz... Bolgunda ana avrat giden biri, üç kuruş için ağzını düzeltiyorsa... Nerede turşu nerede lahana ?