Hayatta Tosbağa Olmak.



Yaş 26...

Yolun yarısına yaklaştıkça insanın siniri bozuluyor hatta poposu üç buçuk atıyor.
"Ulan daha dün liesedeydik" diye çığlık atanlar günden güne artıyor etrafımda.

Hayat hep bana bir tavşan gibi geldi...
Ben ise tosbağa...
Deli gibi koşuyorum ardından; sevinçlerimi, hüzünlerimi hatta geleceğimi bile arkada bırakıyorum...
Ama yok mu o tavşan... Her seferinde çalımı atıyor bana. Yetişemiyorum bir türlü.
Şimdi geriye bakıyorum da yarışı tavşan kazanacak gibi.
Zaten o meşhur yarışı belki tosbağa kazandı ama en çok eğlenen, unutulmayan hep tavşan oldu...

Yaş 12: Ulan daha on sekize altı yıl var en iyisi arabayı kaçırmak.

Yaş 13: İlk mastürbasyon. Borudan sadece hava çıkıyor. :)

Yaş 14: Benim için ilk aşk. Tek kale maç gibi. Goller hep kendi kaleme.

Yaş 15: Bıyıklarım terledi. Buz gibi bir bira. Terler puf oldu gitti.

Yaş 16: Marka ayakkabı aldım hevesle. Bir kere giydim bir daha giymedim.

Yaş 17: Cadde'deyiz abi hadi gel.

Yaş 18: Güle güle lise hoş geldin dershane.

Yaş 19: 2 senedir, her hafta üç akşam buz gibi rakı.

Yaş 20: Merhaba kolu kıllı kızlar, merhaba Kocaeli.

Yaş 21: Che Guevera bitti sırada Adolf var. Mein Kampf!

Yaş 22: Hitler psikopat ama adam haklı beyler! :)

Yaş 23: İşçiyiz haklıyız söke söke alırız.

Yaş 24: Kocaeli'ndeki kızlar kıllarını mezuniyette ağda ile temizlediler. Ben de alttan derslerimi.

Yaş 25: Aslında para çok önemli. Yani sevişebiliriz de.

Yaş26: Yalnızlık zor. Bana bakacak bir hatun lazım.

Yaş 26 bana bir hatun lazım ne demek ? Ulan geberiyorum tek başıma artık evleneceğim demek.
İlk defa bu sene ben evleneceğim dedim. Kırktan önce hayatta olmaz derdim.

Ama şu var.. Tavşanı yakalayamıyorsan zike zike afedersin oluyorsun tosbağa.

Ya da şu var... Aslında hepimiz tavşanız ama tosbağanın tavşanı siklediği yok.

Gece Üç - Beş Nöbetleri


Kayahan bizim kuşağın vazgeçilmez aşk şarkılarının üstadı.

Ne zaman içsek, ne zaman sidikli bir kız için platoniğe bağlasak dinleriz Kayahan Babo'yu.

Özellikle Sabahlar Uzak şarkısı..

Platonik gençliğin sevdiği en güzel mezedir.


Fakat çoğu erkek gece 3 -5 nöbetlerinde platoniğe bağladığı kızı düşünmekten bir an için sıkılır...

Zaman artık durmuştur...

Ve bir porno film koyup terbiyeli terbiyeli mastürbasyon yapar. Sonra wc ye gider elini yıkar geri gelir.

Sanki az önce zevkten anıran kendisi değilmiş gibi tekrar bir melankoli ortamı oluşturur ve biricik platonik aşkını düşünmeye başlar.


Aklıma takıldı acaba Kayahan bu şarkıyı 3 - 5 nöbetlerinde yazdıysa nasıl yazmıştır ?

Mesela saat sabaha karşı 4... Bir iki mısrasını daha yeni yazmış şarkının sonra da tıkanıp kalmış.
Aklına birşeycikler gelmeyince de sıkılıp bir porno film koyup mastürbasyon yapmış mıdır ?

Ya da bir oturuşta şarkıyı bitirmiştir."10 dakikada müthiş şarkı yazdım lan. Ne yetenek abidesi bir tosun oldum, çıktım. " deyip, "sabaha daha 3 saat var, bir çavuşu tokatlıyayım." diye düşünmüş müdür müdür ?

Çok emrak ediyorum.

Bunu yaptı mı Kayahan ?

Yapmadıysa erkekliğinden şüphe ederim valla :) ( şaka lan, belki köpek gibi aşık olmuştur, kaldıramıştır kuşu :) ).

Ha, koskoca Kayahan, hala o yaşta bir kızı düşürememiş(evlenmeden önceki zamanı, yanlış anlaşılmasın :) ) çavuşu tokatlıyorsa yine, vay haline...

Sonuç olarak;
Aynalarda hatıralar, dayanamam firar eder aklım başımdan. :)
Ahhhhhhhhhh....

Türkiye'de Tarım ve Hayvancılık








Animal Farm kitabını okuyanınız var mı bilmiyorum.

Rusya'daki komunizmi eleştiren müthiş bir kitap.

Özetle anlatmak gerekeirse eşit paylaşımı savunan Domuzlar çiftliği ele geçirip tüm zulayı kendi aralarında paylaşıyorlar.

Türkiye'yi bir çiftlik kabul edersek hayvanları da kim oldğunu taahmin etmek zor olmaz.


Fakirlik diye ağladılar zırladılar şimdi gemiciklerle oynuyorlar. 16 yaşındaki oğulları vergi rekortmenleri oluyorlar. Köpeğe kemik atar gibi kömür, makarna dağıtıyorlar.

Ama sadece hayvan olanlar onlar değil...

Tamam bunların yaptığı hayvanlıkta, bunlara oy verenlerin, bunları savunanların hayvan olmaktan farkı ne ?

Asıl hayvanlık bir kaç domuza çiftliği yönettirmek. Önüne atılan kemikle yetinmek.

Bir de hayvan oğlu hayvanlar var. Bizler.

Mesela ben.
Kıçımızın üzerinde oturup eleştiriyoruz. Rakı sofrasındaysak dünyayı kurtarıyoruz.

Şu yazıyı yazarken bile utanıyorum.

Nerede 68 kuşağı diyen abilere hak vermemek elde değil.

Korktuk, korkutulduk.

Tırsan bir jenerasyonuz.

Kuyruğumuzu bacaklarımızın arasına alıp oturduğumuz yerden sadece havlıyoruz.

Ama havlayan köpek ısırmaz!

Animal farm'da Snowball adlı domuz vardı.

Sempatik domuz çiftlik ele geçirildikten sonra domuzların ne kadar acımasız ve hayvan olduğunu anladı.

Çoğu domuzu oturduğu yerden eleştirmeye başladı.
"Arkadaşlar çalıp çırpıyorsunuz bu ne lan mk." dedi.

O zaman küçüktük, helal sana Snowball demiştik.

Meğer asıl hayvan senmişsin Snowball!