Türkiye'de Tarım ve Hayvancılık








Animal Farm kitabını okuyanınız var mı bilmiyorum.

Rusya'daki komunizmi eleştiren müthiş bir kitap.

Özetle anlatmak gerekeirse eşit paylaşımı savunan Domuzlar çiftliği ele geçirip tüm zulayı kendi aralarında paylaşıyorlar.

Türkiye'yi bir çiftlik kabul edersek hayvanları da kim oldğunu taahmin etmek zor olmaz.


Fakirlik diye ağladılar zırladılar şimdi gemiciklerle oynuyorlar. 16 yaşındaki oğulları vergi rekortmenleri oluyorlar. Köpeğe kemik atar gibi kömür, makarna dağıtıyorlar.

Ama sadece hayvan olanlar onlar değil...

Tamam bunların yaptığı hayvanlıkta, bunlara oy verenlerin, bunları savunanların hayvan olmaktan farkı ne ?

Asıl hayvanlık bir kaç domuza çiftliği yönettirmek. Önüne atılan kemikle yetinmek.

Bir de hayvan oğlu hayvanlar var. Bizler.

Mesela ben.
Kıçımızın üzerinde oturup eleştiriyoruz. Rakı sofrasındaysak dünyayı kurtarıyoruz.

Şu yazıyı yazarken bile utanıyorum.

Nerede 68 kuşağı diyen abilere hak vermemek elde değil.

Korktuk, korkutulduk.

Tırsan bir jenerasyonuz.

Kuyruğumuzu bacaklarımızın arasına alıp oturduğumuz yerden sadece havlıyoruz.

Ama havlayan köpek ısırmaz!

Animal farm'da Snowball adlı domuz vardı.

Sempatik domuz çiftlik ele geçirildikten sonra domuzların ne kadar acımasız ve hayvan olduğunu anladı.

Çoğu domuzu oturduğu yerden eleştirmeye başladı.
"Arkadaşlar çalıp çırpıyorsunuz bu ne lan mk." dedi.

O zaman küçüktük, helal sana Snowball demiştik.

Meğer asıl hayvan senmişsin Snowball!